6 Mayıs 2013'te başlayan ve Almanya'da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en uzun mahkeme süreçlerinden biri olan NSU davasında bugün açıklanması beklenen kararla ilgili gelen son dakika bilgisine göre, son sanık Beate Zschaepe'ye ömür boyu hapis cezası verildi.
Ülkenin iç istihbarat servisi Federal Anayasayı Koruma Dairesi ve bazı emniyet kurumlarında aşırı sağcı gruplar içinde kullanılan muhbirlere ilişkin birçok belgenin ve bilginin 4 Kasım 2011'den sonra imha edildiğinin ortaya çıkması, tepkilere yol açmıştı.
DEVLETİN MUHBİRLERİYLE BAĞLANTILARI ÇIKTI
NSU terör örgütü, 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı düzenlemek ve 15 banka soygunu yapmakla suçlanıyor. 3 kişilik örgüt, ilk cinayetini 9 Eylül 2000'de işledi. NSU hakkında başlatılan soruşturmada devletin muhbirlerinin NSU üçlüsü ile bağlantılarının gün yüzüne çıkması ülkede deprem etkisi yaptı. Şimdiye kadar 437 duruşmanın olduğu davada 765 tanık ve 56 uzman dinlendi. Davada 93 mağduru 60 avukat temsil etti.
NSU'NUN KURBANLARI
Başsavcılığın hazırladığı iddianameye göre, 2011’de intihar ettikleri belirtilen Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile davada suç ortağı olarak yargılanan Beate Zschaepe’den oluşan 3 kişilik NSU terör örgütü, 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı düzenlemek ve 15 banka soygunu yapmakla suçlanıyor. Terör üçlüsü, 1998'de yer altında faaliyetlerine başladıktan sonra geçimini banka soygunlarıyla sağladı.
NSU, ilk cinayetini 9 Eylül 2000'de işledi. Böhnhardt ve Mundlos, Nürnberg'de seyyar çiçekçi Enver Şimşek’i 8 kurşunla öldürdü. 19 Ocak 2001'de Köln'de bir İranlıya ait markete bombalı saldırı düzenleyen NSU üyeleri, 13 Haziran 2001’de Nürnberg’de terzi Abdurrahim Özüdoğru, 27 Haziran 2001’de Hamburg’da manav Süleyman Taşköprü, 29 Ağustos 2001’de Münih'te de market işleten Habil Kılıç'ı katletti. Kılıç'ı öldürdükten sonra 2,5 yıl cinayetlerine ara veren Neonaziler, 25 Şubat 2004'te Rostock'ta döner büfesinde çalışan Mehmet Turgut’u vurdu. NSU üyelerinin, 9 Haziran 2004'te Köln’de Türklerin yoğun yaşadığı Keup Caddesi’nde düzenlediği çivili bomba saldırısında 22 kişi yaralandı. 9 Haziran 2005'te Nürnberg kentinde döner büfesi işleten İsmail Yaşar’ı öldüren Mundlos ve Böhnhardt, 15 Haziran 2005’te Münih’te Yunan vatandaşı çilingir Theodoros Boulgarides'i, 4 Nisan 2006’da Dortmund’da büfe işleten Mehmet Kubaşık'ı, 6 Nisan 2006’da Kassel’de internet kafe işleten Halit Yozgat'ı ve 25 Nisan 2007’de Alman polis Michele Kiesewetter’i öldürdü. Beate Zschaepe’nin cinayetler sırasında olay yerinde bulunduğuna ilişkin şimdiye kadar somut kanıt elde edilemedi. 8 Türk ve bir Yunan'ın öldürüldüğü cinayetlerde "Ceska 83" marka silah kullanıldığı tespit edildi.
NSU'NUN TESADÜFEN ORTAYA ÇIKIŞI
Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos, Kasım 2011'de bir banka soygunundan sonra karavanda ölü bulundu. İkilinin intihar ettiği öne sürülüyor.Karavanda 2007'de Alman polis Kiesewetter’in cinayetinde kullanılan silah ele geçirildi. İkilinin cesetlerinin bulunduğu gün Beate Zschaepe, Zwickau'da Mundlos ve Böhnhardt ile kaldığı evi ateşe verdi. Kundaklanan evde yapılan aramada çok sayıda silah arasında cinayetlerde kullanılan Ceska 83 marka silah da vardı.Zschaepe, cinayetleri NSU'nun işlediğini ortaya koyan itiraf videosunu gazetelere, siyasi partilere ve derneklere gönderip arkadaşlarının intiharından 4 gün sonra 8 Kasım 2011’de polise teslim oldu.
MERKEL'İN SÖZÜ YERİNE GELMEDİ
Zschaepe'nin teslim olmasıyla Alman kamuoyunda o zamana kadar "döner cinayetleri" olarak bilinen cinayetlerin aşırı sağcı NSU terör örgütü tarafından işlendiği ortaya çıktı. Medya ve güvenlik birimleri, daha önce cinayetlerin arkasında mafya ya da aile fertlerinin olabileceğini öne sürmüştü. Hatta aile fertlerinden bazıları polis tarafından sorgulanmış, baskıya ve iftiraya uğramıştı. Cinayetlerin gerçek sorumlularının ortaya çıkmasına karşın güvenlik makamları yanlış suçlamalardan dolayı ailelerden özür dilemedi. NSU hakkında başlatılan soruşturmada elde edilen bulgular, yaşanan gelişmeler ve devletin muhbirlerinin NSU üçlüsü ile bağlantılarının gün yüzüne çıkması ülkede deprem etkisi yaptı. Güvenlik ve soruşturma kurumlarında aşırı sağcı gruplara ve muhbirlere ilişkin belgelerin 4 Kasım 2011’den sonra imha edilmesi, NSU hakkında bilgilere sahip olan ve tanıklık yapması beklenen bazı kişilerin şüpheli ölümleri, NSU örgütünün uzun yıllar güvenlik birimleri tarafından tespit edilememesi, ülkede büyük tartışmalara ve kuşkulara sebep oldu. Şüpheli ölümler ve özellikle Hessen eyaletinde istihbarat servisinin Halit Yozgat cinayetine ilişkin rapor için 120 yıl gizlilik kararını alması, Alman devletinin bu seri cinayetleri aydınlatmak isteyip istemediği sorusunu akla getiriyor. Güvenlik güçlerinin aşırı sağ çevrelere yönelik bakış açısına işaret eden bazı kesimler, devletin "sağ gözünün kör olduğunu" ve devlet dairelerinde "kurumsal ırkçılık" yaşandığını savunuyor.Birçok eyalet meclisinde NSU ile ilgili araştırma komisyonları kuruldu. Federal Meclis’te de 2 dönem araştırma komisyonu oluşturdu ancak var olan kuşkular burada yapılan araştırmalarla da giderilmedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Şubat 2012’de düzenlenen anma töreninde mağdurlara cinayetlerin tümüyle aydınlatılacağı sözünü verdi. Aradan geçen 6 yıla rağmen verilen sözler tutulmadı.
CESKA 83 MARKA SİLAH TEMİNİ
NSU davası ve 5 sanıkFederal Başsavcılık, Kasım 2011’de başlattığı soruşturmayı bir yıl sonra bitirdi ve baş sanık Beate Zschaepe hakkında terör örgütü kurucusu olarak cinayetlerde suç ortağı olmak, adam öldürmeye teşebbüs ve kundaklama suçlamalarıyla Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde dava açtı. Yaklaşık 488 sayfalık iddianameyi hazırlayan başsavcılık, Ralf Wohlleben, Andre Emminger, Holger G. ve Carsten S. hakkında da NSU terör örgütüne yardım ve yataklık suçlamasıyla dava açtı.Wohlleben ile Carsten S. cinayetlerin işlendiği "Ceska 83" marka silahı temin etmekle suçlanıyor.
AKREDİTASYON KRİZİ
Davayı kabul eden Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi, Nisan 2013’te başlatmayı planladığı davayı, özellikle Türk gazetecilerine yönelik yaşanan akreditasyon sorunundan dolayı 6 Mayıs 2013’e erteledi. Dava için yüz binlerce sayfadan oluşan yaklaşık bin dosya hazırlandı. Önce susmayı tercih eden Zschaepe, 249'uncu duruşmada sessizliğini bozarak avukatı aracığıyla ifade verdi. Zschaepe, aşırı sağcı düşünceye inanmadığını iddia etti ancak cinayetleri aydınlatabilecek herhangi bir itirafta bulunmadı.
YANIT ALINAMIYOR
Delil toplama sürecinin Temmuz 2017’de tamamlanmasının ardından mütalaasını okuyan başsavcılık, baş sanık Zaschaep için ömür boyu hapis, Ralf Wohlleben ve Andre Emminger için 12 yıl, Holger G. için 5, Carsten S. için de 3 yıl hapis talep etti. Carsten S. davada itiraflarda bulunmuş, mağdurlardan özür dilemişti. Mahkeme Heyeti Başkanı Manfred Götzl, geçen hafta kararın 11 Temmuz’da açıklanacağını duyurdu.Cinayete kurban gidenlerin yakınları, "neden yakınlarının hedef seçildiği" sorusuna hala yanıt alamadıkları için tepki gösteriyorlar. Müdahil avukatlar da NSU ortaya çıktıktan sonra Almanya'da herhangi bir devlet memurunun bu cinayetlerden dolayı cezalandırılmadığına dikkati çekiyor. Davanın uzamasında savunma avukatlarının verdiği 46 reddi hakim talebi de etkili oldu. Götzl, reddi hakim taleplerinden dolayı birçok duruşmayı iptal etmek zorunda kaldı. Almanya'nın en geniş kapsamlı davalarından NSU’da 5 sanığı 14 avukat savunuyor, 93 mağduru ise 60 avukat temsil ediyor. Şimdiye kadar 437 duruşmanın yapıldığı davada 765 tanık ve 56 uzman dinlendi. Toplam 927 gazetecinin akredite olduğu davada mahkeme salonunun dinleme bölümündeki 101 sandalyeden 50’si gazetecilere ayrılmış durumda. Davanın şimdiye kadar en az 28 milyon avroya mal olduğu ifade ediliyor.
YORUMLAR