Bulgaristan doğumlu olan ve 1991 yılında Türkiye’ye ilk gelişini ve Türkiye’ye dair ilk izlenimini şöyle anlatıyordu: Şenay Cebelli Önder, “Biz Kominist rejimde hiç seçim görmemiştik. Türkiye’ye girdiğimizde her yerin bayraklarla süslü olduğunu görmüştüm ve o zaman ‘ne kadar süslü bir ülkeye geldik’ diye düşünmüştüm. Sonrada bunun seçim nedeni ile yapılan süsleme olduğunu anladım”

Şenay Cebelli Önder kimdir?
18 Kasım 1979 Bulgaristan doğumluyum. İlk okulu Bulgaristan’da okudum. 1991 yılında Türkiye’ye göç ettik. Ortaokul, lise ve üniversiteyi burada okudum. Trakya Üniversitesi İşletme mezunuyum. Üniversite eğitimi sonrasında tekrar Gebze’ye döndüm. Çeşitli STK’lar da görevler yaptım. Gebze Balkan Türkleri Derneği’nde yönetim kurulu üyesi olarak görev aldım. Tabi dernekçilik yaparken insanlar bize şunu demeye başladılar, ’Bizi de Balkanlara götürün bizde görelim.’ Böylelikle turizm sektörüne geçmiş olduk. Yaklaşık 6 yıl acente müdürü olarak görev aldım. Onun sonrasında da KOSGEB’in girişimcilik desteklerini duydum ve girişimcilik sertifikamı alıp kendi acentemi açtım. Yaklaşık 1 yıldır da Manas Turizm Seyahat Acentesi olarak faaliyet gösteriyoruz.

Siyasete girişiniz nasıl oldu?
AK Parti saflarında siyaset yapmayı doğru buluyordum. Davet üzere AK Parti Gebze İlçe Kadın Kollarında göreve başladım. Sonrasında seçim işleri başkanlığı görevini yürüttüm. Siyasetin yanı sıra işlerimizi de yürüttük. Siyasette çok yeni sayılmama rağmen parti büyüklerimiz bize ilçe kadın kolları başkanlığını layık gördüler. Şimdi bu görevimizi en iyi şekilde yürütmeye çalışıyoruz. Partimize, davamıza, ülkemize ve bölgemize hayırlı hizmetler etme uğraşı veriyoruz.

Neden Ak Parti?
AK Parti, bugün Türkiye’de yaptığı yatırımlar ve Türkiye’nin büyümesi için yaptığı girişimler benim gönlümü kazanmıştır. İç siyasetin yanı sıra dış politikamız da beni derinden etkilemiştir. Ben işim gereği ve doğduğum yerler olan Balkanlara çok sık giderim. Orada gördüklerim beni etkilemiştir. Bugün AK Parti iktidarı ile azınlıklara, orada yaşayan insanlara ilişkin ciddi çalışmalar var. Tarihi değerlerimize ve geleneklerimize ciddi anlamda sahip çıkılmaktadır. Bunu ben bir rahmetli Turgut Özal döneminde görmüştüm, birde AK Parti ile görüyorum.

Siyasetteki hedefiniz nedir?
Siyasette açıkçası, kişisel bir hedefim yok. Ben siyasete girerken de asıl hedefim, Balkan Türkleri olarak genel anlamda siyasete çok sıcak bakmayız. Bu nedenle de siyasette topluluk olarak temsil hakkımız çok fazla olmaz. Belki komünist rejimlerde yetişmiş olmanın etkisi, belki de başka nedenler ama bizim toplumumuz siyasette hiçbir zaman hak ettiği temsili göremedi. İlk önceliğim bu eksikliği gidermek, Balkan Türklerinin bölgemde ki temsilcisi olabilmek. Bu noktada Balkan Türklerinin daha güçlü şekilde sesinin çıkmasını sağlarsam, onların sesi olabilirsem ne mutlu bana. Siyasette kişisel olarak siz bir hedef belirleyemezsiniz, şartlar neyi getirir bilemezsiniz. Bende şu ya da bu mevki diye bir şey asla düşünmedim. Ben bugün bulunduğum noktada işimi en iyi şekilde yapmak, temsil ettiğim topluluğun gelişmesine katkı sunmak için çalışıyorum. Gerisi nasip ve kısmettir.

Sizce başarı nedir?
Başarının ölçüsü bence, belirlenen hedefe varmaktır. Bir insan ev kadınıdır ve evini temiz tutmak, çocuklarını iyi yetiştirmek onun için belirlenen hedefse ve hedefine ulaşmışsa başarılıdır. Siyasette ve iş yaşamında da öyle. İşinizi geliştirmek, büyümek ve daha çok insana istihdam sağlamak gibi bir hedefle yola çıkmış ve buna ulaşmışsanız başarılısınız. Siyaseten de öyle hedeflediğiniz üye sayısı, partinizin daha çok insanla buluşmasını sağlamak gibi bir hedefiniz uğraşınız varsa ve siz bunu başarmışsanız, başarılısınızdır. Başarıyı, ben hedef koymak ve hedefine ulaşmak olarak yorumluyorum.

Manas Turizm’i anlatır mısınız?
Manas Turizm 2017 yılında kuruldu. Eşim ile birlikte turizm, reklam ve gayrimenkul olarak hizmet veriyoruz. Turizm anlamında öncelikle kültür turları Balkan turlarımız var. Bölgemiz sanayi bölgesi olduğu için bayi toplantıları, firmaların toplantı organizasyonları, motivasyon eğitimleri, motivasyon gezileri, şehirdeki fuar turizmi gibi hizmetler veriyoruz. Tabi fuar turizmine gidildiği zaman hem otel rezervasyonu, hem uçak bileti rezervasyonu, hem de fuarda kullanacağı materyalleri de biz yapıyoruz. Reklamcılığı da işimizin bir parçası yaptık. Kataloglar yaptık, çeşitli alternatifler geliştirdik. Doğa ve kültür turlarına yöneldik. Bu alanda çok hedeflerimiz var inşallah başarılı olacağız. Gayrimenkul de eşim gayrimenkul sektöründe ilgileniyor ona da destek oluyoruz zaman zaman.

Gebze'ye geliş hikâyenizi anlatabilir misiniz?
1991 yılında Gebze’ye geldik ve biz geldiğimizde vizeler durdurulduğu için kaçak gelmiştik. Açıkçası şöyle bir şey söyleyeyim biz 1991 yılında Türkiye’ye geldiğimizde Türkiye’de seçimler varmış. Bir girdik Türkiye’ye her yerde bayraklar falan var. Biz komünizm döneminde hiç seçim görmediğimiz için, dedim ne kadar süslü bir ülke. Her yeri süslemişler çok garibime gitmişti. Sonra fark ettim ki seçim varmış. Bu anımı hiç unutmam. Türkiye’ye geldiğimiz de ilk olarak Gebze’ye geldik. O gün bugündür Gebze’deyiz.

Genç bayanlara vermek istediğiniz öneriler var mı?
Bence kadınlar kendi ayakları üzerinde durabilmeliler. Biz hep bunu söylüyoruz. Yani kadın kolları olarak gittiğimiz ziyaretlerde onu söyleyebiliyoruz. Çünkü hayat çok uzun ve insanın başına neler gelebileceğini bilemiyoruz. Bazen karşılaşıyoruz işte 6 çocuklu bir kadın kocası bırakıp gitmiş hiç iş hayatı olmamış ne yapacağım diye düşünüyor mesela sudan çıkmış balık gibi oluyor dolayısı ile bence kadınlar kendi ayakları üzerinde durabilmeli. Yani eğitime önem vermeli. Her şey tozpembe gibi görünebiliyor ama bazen öyle olmuyor o yüzden bence kesinlikle eğitimine önem vermeliler ve iş hayatında olmalılar. Ne kadar maddi durumu iyi olursa olsun kendi ayakları üzerinde durabilmeli iş hayatında olmalı bence kadınlar. Her alanda olmalı ekonomide, siyasette artık kadınlar kendi köşesine çekilip kalmamalı bence siyasette, iş hayatında, spor da her yerde olmalılar bence. Kendi ayakları üzerinde durabilmeli kadınlar diye düşünüyorum. Bizim hedefimiz de bu gittiğimiz yerler de bunları söylüyoruz. Yani bir el işi bile olsa onu yapıp satabilmeli. Ya da evden çalışabilmeli kendi ayakları üzerinde durabilmeli.