Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Terör propagandasının, şiddet kışkırtmasının ve nefret dilinin itibar ve koruma göreceği hiçbir yer, hiçbir alan bulunmamalıdır. Dijital alan olsun, sosyal alan olsun, sosyal medyaolsun, hiçbir yerde şiddetin, terörün övülmesi asla masum görülemez." dedi.
Gül, Kişisel Verileri Koruma Kurumu Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen "Veri Koruma Günü Konferansı"nda, içinde bulunulan çağın kilit kavramının ve en büyük güçlerinden birisinin "bilgi" olduğunu söyledi.
İletişim teknolojilerindeki baş döndüren gelişmelerin, endüstri toplumundan bilgi toplumuna geçişi hızlandırdığını belirten Gül, bilgi üretiminin de bilgiye erişiminin de geçmişte hiç olmadığı kadar kolaylaştığını ifade etti.
Bilgi tekellerinin yıkılmasının, bilginin demokratikleşmesinin toplumların demokratikleşmesini de hızlandırdığını dile getiren Gül, bilişim teknolojilerinin sunduğu fırsatların, hayat tarzını, davranış ve alışkanlıkları da sarsıcı biçimde değiştirdiğine dikkati çekti.
"İNTERNET, KRİMİNAL AKTİVİTELER İÇİN KONTROLÜ ZOR BİR ALANA DÖNÜŞTÜ"
Sanal üniversiteler ve dijital kütüphanelerle eğitim alanında, internetin yaygın kullanımıyla eğlence ve sanatın, sosyal hayatın her alanında bambaşka bir tecrübe içerisinde olunduğunu kaydeden Gül, sözlerine şöyle devam etti:
"Milyonlarca verinin durmaksızın aktığı bir 'bilgi otobanı'na benzetilen internet, aynı zamanda kontrolsüz kavşaklarla doludur ve kriminal aktiviteler için de belirsiz, kontrolü zor yeni bir alana dönüşmüştür. Her türlü kişisel veriyi belirsiz amaçlar için toplayan, depolayan sosyal ağlar, konu suç ve suçlulukla mücadeleye geldiğinde anonim kimlikler arkasına saklanan failler için bir dijital liman olabilmektedir. Terör propagandasının, şiddet kışkırtmasının ve nefret dilinin itibar ve koruma göreceği hiçbir yer, hiçbir alan bulunmamalıdır. Dijital alan olsun sosyal alan olsun, sosyal medya olsun, hiçbir yerde şiddetin, terörün övülmesi asla masum görülemez, buna asla müsamaha edilemez."
"BİLGİLERİ İFŞA EDENLER YARGI ÖNÜNDE HESAP VERİYORLAR"
Teknolojinin sağladığı kolaylıkların ve imkanların, özel hayata dair ifşaatlarının, mahremiyet ihlallerinin ve itibar suikastlarının imkan ve kolaylığı haline dönüşmemesi gerektiğini ifade eden Bakan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Atipik bir terör örgütü olarak, istihbarat ve veri madenciliğine özel bir önem veren FETÖ'nün geçmişteki hukuk dışı saldırılarıyla bu anlamda Türkiye çok özel bir tecrübe yaşamıştır. Doğru ve yanlışın, gerçek ve manipülasyonun, enformasyon ve dezenformasyonun iç içe geçtiği bu hukuk dışı operasyonlar, usulsüz dinlemeler, yine kişilerin görüntüleri, kişilere ait bilgilerin ifşa edilmesi, hukuk dışı yollarla ele geçirilmesi, kişisel veri mahremiyeti sorununu da kat kat bir kriminal aktiviteye ve ahlaki bir çürümeye şahit olduğumuz olayları hep beraber yaşadık.
Bütün bu illegal, hukuk dışı yollarla kişilerin mahremiyetine, kişilerin bilgilerine ulaşıp, bunu ifşa edenler bugün yargı önünde hesap vermektedirler. Bize düşen kişisel verilen korunmasıdır. Devlet ve toplum olarak, bunu tüm titizliğiyle tüm adımlarını hep birlikte atmamız gerekir."
Dijital delillerle, kumpaslarla kişilerin hayatını zehir etmekten hiçbir şekilde haya etmeyen bu yaklaşımın, hiçbir şekilde hukuk devletinin koruyacağı bir tutum olmadığını dile getiren Gül, bu gibi hukuk dışı örgütler ve uygulamalara karşı etkin bir mücadeleyi sürdüreceklerini ifade etti.
"HAYAT ALANLARI KORUMAK ÖNEMLİ BİR HEDEF HALİNE GELMİŞTİR"
Bilgilere zaman ve mekan sınırı olmaksızın erişim imkanının birtakım sorunları doğurduğunu vurgulayan Gül, şöyle konuştu:
"Teknolojinin etkisiyle şeffaflaşan hayat alanlarını korumak önemli bir hedef haline gelmiştir. Türkiye, bu konuda çok önemli adımlar atmıştır. 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle kişisel veri mahremiyetinin anayasal düzeyde bir hak olarak tanımlanması bu anlamda çok önemli bir düzenlemedir. 2016 yılında yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu da, bu anayasal hakkın eylemli olarak hayata geçirilmesinde çok önemli bir kilometre taşıdır. Kanunla kurduğumuz Kişisel Verileri Koruma Kurulu, vatandaşlarımızın veri mahremiyetinin korunmasında önemli bir kurumsal güvence haline gelmiştir."
"İNSANI KORUMAZSANIZ, DEVLETİ KORUYAMAZSINIZ"
Bütün bu mekanizmaların, insanın temel haklarını korumak ve geliştirmeye yönelik adımlar olduğunu belirten Gül, şunları kaydetti:
"Elbette ki yeterli görmüyoruz. Hatları geliştirmek ve korumak hepimizin önceliğidir. Çünkü insanı korumazsanız devleti koruyamazsınız. Devlet insanların temel hakları ve hürriyetlerini korudukça adaleti insan merkezli, insan temelli yaşattıkça devleti, insanı, toplumu ayakta tutan temel ortak değerimizdir. Yakın zamanda açıklayacağımız Yargı Reformu Belgemizde, bu hakları ve özgürlükleri daha fazla hangi alanlarda geliştireceğimizi tüm kamuoyuyla paylaşacağız. İnsanımızın layık olduğu, daha fazla hukuk, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlüğü inşallah bütün insanımız için sağlayacağız."
Konuşmaların ardından konferansa geçildi.
YORUMLAR