Son günlerde artan vakalar, bir çoğumuzun psikolojisini bozup, canımızı sıkıyor.
Hiç öyle belli bir sebep ve yaş yada meslek grubu da yok.
İntiharı seçen ev kadını da, genç delikanlı da, doktor da, hukukçu da var.
Darıca’da genç bir anne kendi canına kıydı son olarak.
Siyanürle toplu intihar olaylarının henüz etkisinden kurtulamamışken, yeni vakalarla karşılaşıyoruz.
Son günlerde de iyiden iyiye artıyor bu vakalar ve temelinde ekonomik sıkıntıları görmekteyiz.
Ekonomik nedenlerden çok adalet duygusunun zedelenmesinin daha çok etkin olduğu düşüncesindeyim.
Adaletli bir fakirleşme, adil bir ekonomik kayıp yaşanırsa kimsenin buradan breysel sonuç çıkarmayacağı kanısındayım.
Her intihar vakasının arkasına da ‘psikolojik sorunları olduğu öğrenilen’ diye de ekleme yaparlar ya, bu da çok değişik bir durum.
Elbette ki intihara giden yolda bozulan psikoloji etkindir ama işte mesele o psikolojiyi nelerin bozduğunu görebilmek.
Sürekli yalnızlaştırılan bir toplum olmuşuz ve artık her sorunu brey kendi içinde yaşamak ve çözümlemek durumunda kalıyor böyle olunca da çözümsüzlük çok kolay olabiliyor.
Çözümsüzlüğün olduğu yerlerde de yanlış seçenekler devreye girebiliyor.
İntihar vakaları toplumsal bir sorun ve Ülke’yi yönetenlerin üzerinde dikkatle durması gereken bir durumdur.
Konfüçyüs intiharla ilgili ‘geçici sorunların, kalıcı çözümü’ yorumunu yapar ve çokta haklı bir tespittir.
Sorun bugün her ne kadar büyük ve içinden çıkılmaz gibi gözükse de, emin olunuz ki, yarınlarda hatırlamayacağımız kadar değersizdir.
Brey olarak gelişim sürecimizi gözden geçirdiğimizde, orta yaşlı isek, çocukken yada genç iken en büyük sıkıntımız sorunumuz neydi, bugün hatırlamıyoruzdur bile.
Yada genç bir breysen bugün çok büyük olarak gördüğümüz sorunun bir süre sonra ne kadar basit bir sıkıntı olduğunu göreceğimizi bilelim.
Geçici olan ve mutlak geçecek sorunlardan kaynaklı, telafisi olmayan çözüm yollarından uzak durmalı..
İntiharlar…
Caner Pesen yazdı...
18 Kasım 2019 - 09:56
YORUMLAR