Salih Tekinalp’in cinayetten üç ay önce de silahlı saldırıdan yaralı halde kurtulduğu ortaya çıkmıştı. Soruşturma kapsamında, cinayette kullanılan aracın sahibi Mehmet Dal tutuklandı. Dal’in ilk saldırıdan sonra kimliği tespit edildiği ve Tekinalp’in “Tutuklansın” diye başvurmasına rağmen serbest bırakıldığı ortaya çıktı. Savcılık cinayetten önce yapması gerekeni, cinayetten sonra yaptı ve Dal’ın telefonlarını dinlemeye aldı. Kimi kuşkulu görüşmelerin saptanması üzerine ikinci kez gözaltına alınan Dal, Tekinalp’e yönelik iki saldırının da PKK ’nın talimatıyla ağabeyi Sabri Dal ve arkadaşı Mehmet Emin Elçi tarafından gerçekleştirildiğini, cinayette de kendi aracının kullanıldığını söyledi. Katil zanlıları yakalanamazken Dal tutuklandı. Ancak öldürülen Tekinalp’in oğlu Cihan Tekinalp ise Dal‘ın iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve babasının PKK tarafından öldürülmüş olabileceğine ihtimal vermediklerini belirtiyor.
Radikal gazetesinden İsmail Saymaz'ın haberine göre; Eski Suruç Belediye Başkanı Salih Tekinalp ve oğlu Sinan Tekinalp, geçen yıl 19 Ekim’de Aligör mevkisine yakın bir noktada silahlı saldırı sonucunda araçlarında öldürülmüştü. Yarış atı sahibi de olan Salih Tekinalp’a yönelik ilk silahlı saldırı, 18 Haziran 2014’te yapılmıştı. Tekinalp, saldırıdan yaralı kurtulmuştu. Tekinalp, savcılıkta alınan ifadesinde, saldırıdan iki üç gün önce kendisini Gaziantep’ten, ‘Diyarbakırlı Reşit’ diye tanıtan bir kişinin aradığını ve “Yarış atı bulabilir misin?” dediğini anlattı. Bunun üzerine Reşit ve yanındaki bir kişiyle Aligör’de buluşup yemek yediklerini ve kendisine ait Karadut Köyü’ndeki at çiftliğine gittiklerini söyledi. Çiftlikte gezerken, bu iki kişiden birinin başına sert bir cisimle vurması üzerine yere düştüğünü anlatan Tekinalp, “Ben yere düştükten sonra 40-45 yaşında olan şahıs üzerime bir el ateş etti. Yerden toprak alarak yüzüne attım ve eve koşmaya başladım. Eve girdim, av tüfeğimi alıp çıktığımda kimse yoktu” dedi. Tekinalp, iki saldırgandan birinin, “40-45 yaşlarında, 1.70 boylarında, esmer, Kürtçe şiveli” diğerinin de “30 yaşlarında, 1.60 boylarında” olduğunu söyledi. Saldırıya anlam veremediğini kaydederek, “Kimseyle bir sorunum, alacak verecek meselem ve husumetim yoktur. Neden olduğunu bilmiyorum” dedi.
CİNAYETTEN SONRA TUTUKLANDI
Salih Tekinalp’ın avukat oğlu Fikret Tekinalp, saldırıdan sonra savcılığa dilekçe sunarak, kullanılan aracın Mehmet Dal’a ait olduğunu vurgulandı; Dal ve saldırganların yakalanmasını istedi. Mehmet Dal, 24 Temmuz 2014’te ifadeye çağrıldı. İfadesinde, 18 Haziran’da Suruç‘a gitmediğini, aracının 13 Haziran-24 Haziran tarihleri arasında tamirde olduğunu söyledi. Dal ya plakasının benzerinin yapıldığını ya da yanlış plaka alındığını savunarak, saldırıyla ilgisinin olmadığını öne sürdü. Sonra tamirci Veysel Ertaş’ın ifadesi alındı. Ertaş, Dal’ın zaman zaman aracını tamire getirdiğini ancak o tarihte aracın tamirhanede olmadığını kaydederek, “İş yerimde bu kadar uzun beklemediğine eminim. Genelde araçlar gelir, işlemleri biter bitmez geri teslim edilir. En fazla bir gün sürer” dedi.
Savcılık, Mehmet Dal’ı bırakırken; Tekinalp Ailesi’nin çabasıyla aracın, ilk saldırının olduğu 18 Haziran’da Suruç’ta olduğu HGS kayıtlarıyla saptandı. Ne var ki aracın içinde bulunan kişilerin tespitine el verecek kayıtlar bulunamadı. Ailenin 15 Eylül 2014 tarihli dilekçesinde, Kaymakam Abdullah Çiftçi ile görüştüklerini, Çiftçi’nin “Olaydan çok büyük üzüntü duydum. Olayın aydınlatılmasına yardımcı olacağız” dediği anlatıldı. Bütün bu girişimlere rağmen ikinci saldırı önlenemedi.
DİLEKÇEDEN 34 GÜN SONRA...
Baba Tekinalp, bu dilekçeden 34 gün sonra, 19 Ekim 2014’te oğlu Sinan’la birlikte seyir halindeyken, Aligör mevkisine yakın bir noktada silahlı saldırı sonucunda öldürüldü. Savcılık, aylar önce serbest bıraktığı Mehmet Dal’ın telefonunu takibe aldı. Ardından da Dal gözaltına alındı. Dal, 22 Kasım 2014’te alınan ifadesinde Tekinalp’e yönelik iki saldırının da PKK içerisinde faaliyet gösterdiğini söylediği ağabeyi Sabri Dal ve arkadaşı Mehmet Emin Elçi tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdü. Talimatın da Irak’ın Kürdistan bölgesinde bulunan Nimet Aşut, Esat Malkuç ve Siphan Esim’den geldiğini savundu. Dal, Tekinalp’ın AKP için çalıştığı gerekçesiyle vurulduğunu, ilk girişimde ölmediği için, ikinci kez vurulduğunu iddia etti. Dal, “Ağabeyim bana ‘Vurduğumuz şahıs partiye (örgüte) çok zarar vermişti. Kendisi AKP yanlısıydı. Kırsaldan öldürülmesi konusunda talimat geldi. Biz de bu talimat gereği Mehmet Emin Elçi ile birlikte onu vurduk ancak öldüremedik. İlk olay sonrasında örgüt bizi sorguladı ve yarım bıraktığınız işi bitirin’ dedi. Biz de onu ve oğlunu öldürdük” dediğini savundu. İki saldırıda da kendi aracının kullanıldığı anlatan Dal, “Olay sonrası abim aracı getirdiğinde, Emniyet’in ifade alacağını, ‘Aracı tamire verdim, kesinlikle olay yerine gitmedim, sahte plaka takılarak kullanılmış’ diye ifade vermemi istedi” dedi. İkinci saldırıdan önce, “Başımı belaya soktunuz, yeter artık, beni bırakın arkadaş” diye aracı vermeye karşı çıktığını savunan Dal, ‘Seni yaşatmayız, örgüte öldürtürüz’ diyerek, tehdit ederek, aracı zorla alıp gittiler” dedi. Dal, ağabeyinin cinayet sırasında kendi nüfus kimliğini kullandığını, bunu da bir yıl önce zorla aldığını iddia etti.
AİLE: PKK’NIN YAPTIĞINA İNANMIYORUZ
Cihan Tekinalp, babası Salih Tekinalp’ın HDP’ye destek verdiğini, ağabeyinin ise Türkiye Jokey Kulubü’nün işini yaparken HDP’ye yakın olduğu gerekçesiyle siyasi kimliği nedeniyle işten atıldığını belirterek, cinayeti PKK’nın azmettirdiğine ihtimal vermediklerini belirtti. Cinayete ilişkin bulgularla Dal’ın anlatımlarının örtüşmediğini kaydeden Tekinalp, babasının ilk saldırı sonrası verdiği eşkalle Sabri Dal ve Mehmet Emin Elçi’nin eşkalinin uyumlu olmadığını ifade etti. Ancak Mehmet Dal’ın neden böyle bir ifade verdiğini de bilemediklerini vurgulayarak, “Babamızın son seçimde BDP ’ye yardım ettiği konuşulurken, örgüt tarafından vurulmuş olabileceği hayatın olağan akışına ters düşmektedir” dedi. Tekinalp, “Olay yerinin karakola yakın olması bizce şahısların yakalanmayacaklarına olan inançlarını göstermektedir” dedi. Cinayetten sonra MOBESE kayıtlarının bulunmadığını belirten Tekinalp, baz istasyonlarından istenen telefon görüşmesi dökümlerinin de özel hayatın gizliliği gerekçesiyle verilmediğini belirtti.
YORUMLAR