Kanaatimce müzik, sükut üzere yaşam sürerek halini sessizlikle birleyip seyre dalanların elde ettiği bir mefhum. Gördüğünüz üzere zihin prangam yüzünden bende anlamlandırıyorum. Velhasıl tüm kategorileştirme ve sınıflandırmadan münezzeh olan bu yüce hali sabır, emek ve ustalık makamlarından icra ile meşgul bir usta var bu memlekette. İsmi Erkan Oğur.

Tavsiye vermek haddim değil bilirim ama Ustayı dinlemenin musiki edebine etkisi olduğu aşikar. Dolayısı ile affınıza sığınarak önermiş bulunayım. Muhteşem bir Mevlevi nefesi olan ‘Zahit bizi tan eyleme’ adlı eser bu ustanın sesinde ve elinde bir başkadır. Dinleyelim. En öncelikli ihtiyacımızda bu değil mi?  

Elazığ Anadolu’nun müzikal bereketine en güzel ispat mahallerinden biri. Erkan usta oralı. İlkokul öğretmeninin kendisi ile ilgili ‘okulu bitirdiğinde bizim yöreden çalmadığı saz kalmamıştı.’ sözü meşhurdur. Liseyi Ankara’da bitirip Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik bölümünde başladığı Lisans eğitimine Münih Üniversitesinde Fizik Mühendisliği ile devam eden usta, idealist bir karar ile müzik okumak için İTÜ Devlet Konservatuvarına gelmiş ve Anadolu müziğine yeni bir can suyu vermiştir.

Çok konuşup sözü incitmeyelim. Ben susayım Ustayı dinleyelim…

İnsan değil de ağaç olsam

Dallarımın arasından rüzgar esse

Yapraklarım, çiçeklerim meyvelerim olsa!

Mevsimleri yaşasam…

Köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam.

Kuşlar konsa dallarıma, yuva bile yapsalar…

Böcekler, karıncalar yollansalar içime…

Çürütseler oralarımı,

Ballarım sakızlarım olsa

Gövdeme bir insan yaslanıp uyusa

Ben bunları hiç bilmesem, sadece ağaç olsam

Erkan Oğur…