Seçimlere artık 18 gün kaldı.
Seçimler yaklaştıkça tartışmalar ve siyasi atmosfer de iyice alevleniyor, hareketleniyor ve bazen de hiç tasvip edilmeyen bir üslup ve kavgalara kadar varıyor.
1990’lı yılların seçim atmosferini düşünüyorum da, bugünlerle kıyaslayınca ne kadar büyük fark var.
Öncelikle siyasi parti liderlerinin üslubu, birbirlerine olan saygıları vardı. Eleştiriler bile nezaketliydi.
En önemlisi de, bir televizyon programında bütün adaylar bir masanın etrafında toplanıp seçim projelerini anlatıyorlardı.
Şimdi bırakın bir televizyon programında bir araya gelmeyi, hiçbir platformda bir araya gelme şansları yok.
Çok büyük bir ayrışma, kavga, kin ve nefret siyaseti oluşmuş. Yukarıdakilerin birbirleriyle olan kavgası ve nefreti ne yazık ki partilerinin en tabanına kadar yansıyor ve insanlar birbirleriyle kavga ediyorlar.
Kin siyasetinin bu ülkeye vereceği hiçbir şey olamaz.
Öyle bir kutuplaşma olmuş ki, siyasi partilerin bu ayrışmasına ne yazık ki başta medya olmak üzere sivil toplum kuruluşları da dahil olmuş.
Tarafsızlık, objektif yayıncılık, birlik ve beraberlik kaybolmuş.
Son günlerde yaşananları gördükçe inanın böyle bir siyasi atmosferi soluduğum için utanıyorum.
İnsanlar o kadar kutuplaşmış ki en küçük bir olayda hiçbir bilgi ve araştırma gereği duymadan birilerini düşman ilan edip olayları farklı yönlere çekiyorlar.
8 Mart’ta Taksim’de yaşananlar buna örnektir. Bir gazetecinin iddiası yüzünden sosyal medyada adeta çığ gibi yayılan ezanı ıslıklama olayının aslında gerçek dışı olduğu belli olunca aklımıza daha önceki benzer olaylar geldi.
Her seçim öncesi din unsurunun kullanılması, siyasete alet edilmesi ve toplumu bu ortak değerler üzerinden ayrıştırılmaya çalışılması çok büyük bir tehlikedir. Sosyal medyada birçok arkadaşımın da nefret ve düşmanca bir üslupla paylaştıkları bu algı, yarın öbür gün çok daha kötü noktalara götürülebilir. En tehlikelisi, provokatörlerin beslendiği bu durumlar tüm toplumun birliğine yerleştirilmiş dinamitten farksızdır.
Benzer bir durumu ne yazık ki Dilovası’nda yaşatmaya çalışıyorlar. Bazı yayın organları bilinçli yayınlarla insanları farklı yerlerde göstermeye çalışırken, bazı siyasetçiler de özellikle kaşıyıp duruyorlar.
Seçimler demokrasinin gereğidir. Kavga ve ayrışma bahanesi olmamalıdır. Seçim rantı elde etmek ve ille de kazanmak için bugün ekilen düşmanlık tohumları, yarın farklı bir şekilde karşımıza çıkar.
Hiç kimsenin bu ülkenin vatandaşlarını ayrıştırmaya, kutuplaştırmaya ve birbirine düşman etmeye hakkı yoktur.
Seçim ve kutuplaşma tehlikesi
Levent Altun yazdı...
13 Mart 2019 - 15:33
YORUMLAR