Önceki akşam Gebze’nin Mevlana Mahallesi’nde talihsiz bir kaza meydana geldi.
Trafo patlayınca, kopan elektrik teli o esnada yolda yürümekte olan Ömer Altun’un üstüne düştü.
Elektrik akımına çarpılan yeğenimiz, ilk önce Darıca’daki Farabi Devlet hastanesine kaldırıldı.
İlk müdahalenin ardından Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.
Yanık ünitesindeki ameliyatın ardından, tedavisi sürüyor. Doktorlar, kolundaki hasarın nasıl sonuçlar doğuracağını bekliyor.
…
Bu tür kazaları ‘kader’ diye değerlendirenler de oldu. ‘Şanssızlık’ olarak niteleyenler de.
Bana göre ihmal.
İş kazalarında da öyle.
Yeterli önlem alınmayıp kazalara davetiye çıkarılması ve sonrasında o olasılıkların meydana gelmesini kader ya da şanssızlık olarak değerlendirmek, ihmalin üstünü örtmek demektir.
Trafoların patlaması, tellerin insanların olduğu yerlere düşmesi ve buna benzer kazaların olmasını en aza indirmenin yolları bulunmalı.
Örneğin elektrik hatlarının yerin altına alınması hiç gündeme geldi mi? Gelişmiş ülkelerde ve şehirlerde elektrik direkleri ve kabloları yerin altına alınırken, yaşadığımız şehirde bu cümleyi ağzına alan oldu mu?
Yağmurlu ve rüzgarlı havalarda trafolar patladığında ve kablolar koptuğunda vatandaşlar elektriğe çarpılma tehlikesiyle mi yaşayacaklar?
Elektrik hatlarının yerin altına alınması elbette maliyetli bir çalışmadır. Ancak hiçbir şey insan hayatından önemli değildir.
SEDAŞ zaman zaman düzenlediği basın toplantılarında elektrik hatlarını iyileştirmek ve daha iyi hizmet vermek için yaptığı yüksek maliyetli projeleri anlatıyor.
Bu yatırımlar ve projeler arasında insan sağlığını ortadan kaldıracak projelere neden rastlayamıyoruz?
Gebze’nin çarpık gelişmesi, bu tür projelerin gerçekleşmesinin önünde hiçbir zaman çözülemeyecek bir sorun mu?
Bir şehrin gelişmişliği, insanların yaşam standardı ile ilgilidir.
Kopan elektrik telleriyle ölümle burun buruna gelmek, bir trafo patladığında koca şehrin karanlığa gömülmesi gelişmişlik değildir.
Abonelerine yüksek dağıtım bedelleri ve faturalar yollayan SEDAŞ’ın, bu yatırımlar konusunda da söyleyeceği bir şeyler olmalı.
Ya da, bir genç yaşam savaşı veriyorken yaşadığı bu kaza ile ilgili de söyleyeceği bir şeyler olmalıydı.
Eğer ‘önce para’ değil de, ‘önce insan’ diyebiliyorsak…
SEDAŞ'ın diyeceği bir şey yok mu?
Levent Altun yazdı...
25 Aralık 2018 - 16:27
YORUMLAR