AK Parti’nin İlçe Belediye Başkan adaylarının açıklanması uzayınca, yoğun bir şekilde adayın kim olacağına ilişkin değerlendirmeler yapıyorduk.
Ofiste yine kalabalık bir arkadaş grubu ile değerlendirme yaparken, AK Parti kimlikli bir çok arkadaşın olduğu bir ortamda, şöylesi değerlendirmeler yapılıyordu;
Şu isim bu kadar oyu arttırır…
Bu isim olursa biraz düşüş yaşanır…
Parti bunu gösterse sıkıntı olur…
O gün daha adaylar açıklanmasına bir ay kadar varken bende şu yorumu yapmıştım; “AK Parti’nin adayının bir önemi kalmaz. İlk başta isimler üzerinden değerlendirme yapılır ama son düzlükte, Cumhurbaşkanımız çıkar ‘bu seçim Ülke’nin Bekasını etkiler’ der. Ardından partinin üst düzey isimleri, ‘bu seçimde Cumhurbaşkanımızın geleceğini oylayacağız’ der. 31 Mart’tan da AK Parti oylarını koruyarak çıkar”
Benim o gün yaptığım değerlendirmem ve beklentim ‘beka’ ve ‘cumhurbaşkanımızın geleceği’ söylemlerinin son düzlükte ortaya atılacağına ilişkindi.
Ama bu söylemler erken başladı, bende yanıldım.
Çünkü, o gün bir çok arkadaşımız, “yok artık bu seçimde de bu söylenmez, sonuçta yerel seçim” demişti.
Karşılaştık o arkadaşımla sadece gülüyordu.
O günde Gebze için “bugün bağımsız aday olan Serap Çakır’ın kazanması hiçbir şey kaybettirmez. Hatta muhalefetin Kocaeli’de bir çok İlçe’de göreve gelmesi de ne iktidara, nede Ülke’ye zarar verir” demiştik, bugünde aynı düşüncedeyiz.
Ve bu Ülke’de Beka sorunu hiç olmadı, olamazda.
Cumhuriyet Kurulduktan sonra, Ülke’ye tuzaklarda kuruldu, ayak bağı da olundu.
Bizi aşağı çekmek için harici ve dahili düşmanlar hep oldu.
Bu düşmanlar bazen postal giyerek, bazen de puşu bağlayarak saldırdı.
Ama çok şükür hiçbir zaman Ülkemiz’de Beka’yı tartışacak pozisyon olmadı.
Çünkü, bu Halk Türk Halkı’dır.
Öyle Suriye ile Afgan, Arap ile kıyaslanamaz.
Türkiye’nin Beka sorunu!
Caner Pesen yazdı...
30 Ocak 2019 - 09:28
YORUMLAR