Hiç değişmeyen, asla taviz vermediğimiz en güzel özelliğimiz, mağdur olana yardım elini uzatmak.
Binlerce haber yapılır, dilencilerin servetlerine ilişkin ama yinede elini açıp, ‘Allah rıza için’ diyene yardım eli uzatırız.
Diyanet’in bütçesini biliriz, hocaların aldığı maaşları tartışırız ama her Cuma çıkışı elimizi cebimize atar, küçükte olsa katkıda bulunuruz.
Elazığ ve Malatya’yı vuran deprem sonrası da bir kez daha Türk insanı o yardım sever halini takındı, dört bir yandan yardım yağdı, deprem bölgesine.
Oysa Devletimizin güçlü ve büyük olduğunu biliriz, bu yarayı Devlet’in saracak gücü olduğunu biliriz, bir çoğumuz bunu böyle düşünür de, yinede elinden geleni yapmak ister, bunu bir insanlık duruşu olarak görürüz.
Karakteri, yaptıkları bir çoğumuzu rahatsız etse de, Acun Ilıcalı’nın sahibi olduğu Tv kanalında yaptığı yardım kampanyasında 50 milyonu aşkın para toplandı.
Belediyelerimiz, iş, sanat ve spor insanlarının yaptığı yardımlarla yeni bir Elazığ kuracak kadar para toplandı.
Allah yardım edenlerin tamamından razı olsun, bir verene bin versin.
Yardımlar konusunda da ayarımız yok tabi ki, depremin yaralarını sarmak adına yardımlar yapılırken, ‘yardımı habersiz mi yapmalı?, yoksa yardımın reklamını yaparak, teşvik mi etmeli?’ gibi suni tartışmalarımız oldu.
Bölgemizde ki, STK’ların yardımlarını duyunca, ‘ kendi bölgene, çevrene, insanına katkın yok, depremi bahane edip, Tv’ler de boy gösterip, şov yapmak için yardımda bulunuyorsun’ diye eleştirmekte ayrı bir durum.
Deprem bölgesine yardım bizim hiç eskimeyen, bize özgü en güzel en özel davranışımızdır.
Eleştiriler, farklı noktadan bakarak, işi sulandırmak hiçte doğru değil.
Kim her ne sebeple olursa olsun, (reklam yapmak, adını duyurmak, şov yapmak) siz o yardımların altına neyi yazarsanız yazın, bugün depremin vurduğu yerlere yardım için koşan, parasını, zamanını harcayan her kim varsa, Allah razı olsun.
Yardıma koşanlar…
Caner Pesen Yazdı...
28 Ocak 2020 - 09:58
YORUMLAR