‘Her kuşu gördük te kaldı leylek’ diyeceğim de, lafın tamamını bilenlere biraz ayıp olacak.
Türkiye’de bir çok şeyin kökten değişeceği, ülke adına artık geleceğin başka türlü şekilleneceği bir Anayasa değişikliği sürecini yaşıyoruz.
Yeni Anayasa’nın içeriğine ilişkin, araştırma, tartışma, fikir alış-verişi yapılmıyor olması bu sürecin en ciddi handikapı.
Hep bir sulandırma çabası var.
İçerikten uzak, kırıcı ve aşağılayıcı bir dil kullanılarak, kutuplaşma, ayrışma körükleniyor.
Yeni Anayasa’da Milletvekili seçilebilme yaşının 18’e indirilmesi konusu tartışılıyor.
Hazırlanan değişiklik paketinde bence üzerinde durulmayacak en bariz madde bu.
Bir kere kağıt üzerinde kalacak bir değişiklik olur.
Karşı çıkmakta, çok üzerinde durup, destek aramakta anlamsız.
Saçma hatta.
18 yaşında ki, üstün yetenekli bir gencin sanırım en son tercih edeceği şeydir, Milletvekilliği.
Üstün yetenekleri olmadan da, eğitimini, kişisel gelişimini tamamlamamış bir genci hiçbir parti aday göstermez.
Liseyi bitirme, yaşıdır 18 yaş.
Aşık olma, yaramazlık yapma, kendini tanıma yaşıdır.
Eğitim ve kariyere dair planlama yapılan, hala ailenin güdümünde olunan yaştır, 18 yaş.
Yani Milletvekili seçilme yaşı 18 bile olsa, kağıt üzerinde yazılı bir hak olarak kalacak.
Gerçekte karşılığı olmayacak.
Böyle bir olay üzerinden Türk gencinin, cesaretini, becerisini sorgulamanın ne anlamı var ki…
Özellikle de böylesi, gerçekte karşılığı olmayan ve olmayacak bir durum üzerinden Türkiye’nin geleceğine dair yapılacak referandumu değerlendirmek, akılla izahı olmayan bir durumdur.
Ve Anayasa’da yapılacak düzenlemeye dair çok şey konuşulmalı, olabildiğince tartışılmalı ama seçilme yaşı saçmalığı değil..
Yani, Başkanlığı, Yargıdaki yeni düzenlemeyi, Cumhuriyet tarihinde ki bu en köklü değişimleri tartıştık, sindirdik te, kaldı meselemiz 18 yaş…
YORUMLAR