İktidarın gücü, ihale, iş, kariyer, mevki, makam, ayrıcalık kovalayanlardan söz etmiyorum.
Bu Ülke’nin, AK Parti İktidarı ile Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığı ile daha güçlü olacağına yürekten inanan, hiçbir makam ve de çıkar gözetmeyen AK Partililerden söz ediyorum.
Şu günlerde, özellikle Gebze gibi bir yerde yaşayan AK Partililer en zor günlerini yaşıyorlar.
Şu Kongre sürecinde öyle garip işler oldu, öyle büyük hatalar yapıldı ki, saymakla bitmez.
Hasan Soba’nın aday olmasını istemeyenler, Soba’ya ‘ne yorgun’ diyebildiler, ‘ne FETÖ bağı var’, ‘ne ihaleci’ nede başka bir şey diyemediler.
Soba aday gösterilmezken, beklentiler yükseldi.
Öyle ya, görev yaptığı süre belli, bu sürede girilen seçimler, yaşanan zorlu günler belli ve Gebze AK Parti’nin başarısı da belli.
Buna rağmen İlçe Başkanını aday yapmıyorsan, demek ki, daha iyisini getireceksin, daha çok katkı sunacak biri olacak.
Ve bu durumda zaten adayın bellidir.
Ama öyle olmadı…
Partiye yıllardır emek vermiş, teşkilat içinde her türlü özveride bulunmuş, AK Parti iktidarı için mesai harcamış, isimleri bir bir harcadılar.
Köksal Tatoğlu ve Mustafa Yıldıztekin’i 2 aydır, reklam etti partiyi yönetenler.
Temayülden çıktılar, yukardan destek gördüler, zaten teşkilatçı, bilinen isimlerdi.
Git-gelle uğraşacak, üzerlerine sürekli yeni isimlerin davet edileceği isimler değillerdi.
Sonra Hüseyin Kurt, İl Başkan Yardımcısı ve Gebze AK Parti’de üstlenmediği görev yok gibi, her dönem, her yerde, her etkinlikte var.
Adaydı, olmadı.
O olmadı, bu olmadı, O’nu dene, bunu dene, Gebze’yi canlı bomba yaptılar, gerim gerim gerildi Gebze.
Ve bölündü.
Yıpranma oldu.
Gerilim, kabullenememe oldu.
İsyana da dönüştü.
Gebze şimdi iki ay öncesine göre çok daha zayıf ve bölük, pörçük.
Köksal Tatoğlu isyan bayrağını çekti, ikinci liste çıkartacak gibi ama paylaşımlarını da sildi, geri adım atıyor izlenimi de var.
Bu tavır, tek başına Köksal Tatoğlu tavrı değil ki, binlerce Gebzeli benzer durumda, isyan ediyor, sonra soluklanıyor, başka şeyler düşünmeye başlıyor.
17-25 Aralık sonrası 2014 yılında ki seçimlerin arifesini andırır bir durum söz konusu.
O günde, ortak bir düşman peydahlanmıştı.
FETÖ, AK Parti’ye açık savaş ilan etmişti, aday beğenmemek, aday üzerinden yürümek, Gebze özelinden bakmak, Ülke’ye ihanet noktasına gelmişti.
O günde bir çok partili, isyanını, itirazını içine gömerek, partisinin, Erdoğan’ın etrafında kenetlenmişti.
Bugün, artık süreç daha zorlu.
AK Parti davasına, Cumhurbaşkanı’nın mücadelesine inanıyorsun (bu arada Cumhurbaşkanı, her türlü şer odaklarına karşı tek başına mücadele etmekte)
Tamamen, beklentisiz ve iyi niyetinle, memleket sevginle inandığın değerler var, bu değerler, senin yanı başında olan haksız, hukuksuz, adaletsiz uygulamaya isyanının önünde engel.
Diğer taraftan bakıyorsun yaşadığın kent, kendini sorumlu hissettiğin İlçene karşı bir art niyetli uygulama var.
Seni bölmek, küçültmek, yıpratmak için tasarlanmış bir senaryo hayata geçiriliyor gibi bir durum söz konusu.
Buna isyan edemiyorsun.
Yada isyan etsen de, Köksal Tatoğlu gibi, önce ‘oyun yeni başlıyor’ diye atarını yapıp sonra başa sarıyorsun.
Şimdi, Gebze AK Parti’nin adayı olan İrfan Ayar, uzaydan mı geldi?
Yanı başınızda değimliydi, 24 Eylül öncesinde ‘adayımız’ diyip, kongreni yapsan, Gebze’yi bu kadar yormasan, bölmesen, kırıp, dökmesen olmazmıydı?
Evet, bugünlerde Gebze’de Ak Partili olanlar, dertli, sıkıntılı, stresli.
Aşağısı sakal, yukarısı bıyık.
YORUMLAR