Çok sağlam atışmalar, tehlike sinyali veren ayrışmalarla başladı referandum süreci...
‘Evet’ diyenler, satılık (!), çıkarcı(!)
‘Hayır’ diyenler, terörist (!), vatan haini (!)
Sosyal medya paylaşımları böyle start almıştı.
Liderler sahaya indi, bir nebze de olsun kişisel çatışmalar vatandaşın birbirine sataşmaları son buldu.
Süreç böyle ilerleyip gidiyor ve artık son düzlükte, her seçimin olmazsa olmazı, anketler…
Sataşma ile suçlama ile yaratılmak istenen etki, şimdilerde anket gücüyle yaratılmaya çalışıyor.
Hedef, algı oluşturmak.
Bu anket sonuçlarını ve anketlerin etkilerini, genel ve yerel seçimlerde, iktidar belirlenen oylama da kabul edilir bulurum.
Güç, etkilidir.
Bütün olarak değerlendirmek hata olar ama genel anlamda insanımız güçlüden yanadır.
Ankette, hangi iktidar kendisini güçlü gösterirse ve bu güç gösterisi ikna edici olursa, ciddi anlamda oyunu arttırabiliyor.
‘Nasıl olsa kazanmış’, ‘zaten açık ara önde’ diyip, oyu kazanana vererek, kendisini kazanandan yana görmek gibi bir hastalığımız var.
Ancak, 16 Nisan’da hem iktidar cephesi, hem de muhalefet cephesi, şunu ısrarla belirtiyor, BU BİR SEÇİM DEĞİL, ÜLKE’NİN GELECEĞİNE DAİR HALK OYLAMASIDIR.
Şimdi iktidar seçmiyorsak ve Ülke’nin geleceğini oyluyorsak, anket kozu ile güçlü gözükmenin ve artı oy kapmanın mantığı nedir?
Hem bu anket işini anlamakta zor.
Herkesin kendisine göre anketçisi var.
Aynı anket firması ismi kullanılarak bile farklı sonuçlar yayınlanıyor.
Sürekli bir ortalığı bulandırma durumu var.
Bu anket işlerini çok fazla dikkate almamalı ve anketin şekillendirmesinden uzak durmak gerekli.
İktidar ve muhalefetin söylemlerinde olduğu gibi bu bir seçim değil ve ülkenin geleceği oylanacak, son ana kadar neye evet, yada neye hayır dediğimiz üzerine yoğunlaşmak gerekli.
YORUMLAR