Cinsel istismar, tecavüz, kadına yönelik şiddet ve baskıya yönelik cezaların ağırlaştırılması tartışılırken, her gün bu anlamda yeni suçlar işleniyor, yeni hayatlar kararıyor.
Adalet mekanizması bu anlamda daha hızlı işlemeli ve bu tür suçlar aslında cinayetten daha çok dikkat alınarak, üzerinde durulmalı.
Gebzeli bir aile 2 yıl önce memleketleri Kastamonu’ya gittiklerinde 4 yaşındaki kızları cinsel istismara uğramıştı.
İstismarda bulunan şahıs 2 yıl serbest kaldıktan sonra adalet kararını verdi ve 12 yıl hapse mahkum etti.
Öğretmeninin odasında intihar eden Alara, arkadaşlarına nasıl baskı gördüğünü, nasıl korkutulduğunu anlatmıştı bu olayla ilgilide soruşturma ağır-aksak sürüyor.
Ataerkil toplumlarda erkeğin yaptığı ‘çapkınlık’ kadının adı duyulduğunda kadın ‘kötü kadın’ olduğundan, yetiştirilme tarzı böyle olduğundan, kadınlar bu gibi durumlarda susmayı, içlerine kapanmayı tercih ettiklerinden çığlıkları en yakınları tarafından bile duyulmaz.
Birde, ‘kuyruk sallamasa’ algısı vardır ya bu hepten mağdur olan kadını sindirmeye yetiyor.
Alara’nın durumu yargı da araştırılacak, delillere ulaşılırsa cezası kesilecek.
Ancak, bugün bile onlarca Alara var ki, korkutulmakta, uğradığı haksızlığı, baskıyı, tecavüzü içine atmakta, çığlığı duyulmamakta.
Sadece istismar ya da tecavüz maksatlı değil, bu alanı dolandırıcılık, haksız kazanç sağlamak için kullananlar da var.
Bir açık yakalayıp, teknolojinin da sağladığı kolaylıklarla yarattıkları korku üzerinden, farklı hedefleri zorlayan dolandırıcıların da varlığı biliniyor.
Buradan o kadınlara; ‘hiç korkmayın’ ‘sesiniz kısılmasın’ ‘çığlığınızı içinize gömmeyin’ ‘önce ailenize, olmadı polise yargıya gidin’ diyeceğiz de ne denli etki olur bilmem.
Ama aileler bu konuda önlem alabilir, özellikle kız çocuklarını yetiştirirken her ne hata yapmışlarsa hata olarak görseler dahi kendi yaptıkları üzerinden de olsa hiçbir tacizi, baskıyı, tehdidi içlerine atmasın kendileri ile paylaşsınlar.
Bu vicdansız, alçak, sapık ruhlu, kişiliksiz insanlarla ancak böyle başa çıkılır, kadınlarımız cesur olursa üstesinden gelinir.
Metroda iki kadını taciz eden şahsı rezil edip, yakalanmasını sağlayıp ve 7 yıl hapse mahkum eden genç kızlarımız gibi cesur olsunlar.
Ve cezalara gelince; istismar, tecavüz, tehdit ve şantaj yoluyla işlenen suçlarda cezalar kesinlikle cinayetten daha ağır olmalıdır.
Cinayette haklı-haksız sebeple bir insanı öldürmüş olursunuz.
Oysa bu tür suçlarda ölen tek bir insan değildir ki…
O ağınıza bir şekilde düşürdüğünüz kişiyi zaten yaşarken öldürmüş olursunuz, bir hayatı öylece söndürürsünüz.
Sonra o insanın, babası, kardeşi, seveni, akrabası yaşarken ölür ve bu durumda katil olmayı göze almak hiçte ayıplanmayacak, hatta bir çok kesimde taktir edilecek durum olur.
Gebze’den Kastamonu’ya gittiğinde istismara uğrayan 4 yaşındaki kızın, babası o sapığı öldürse ‘katil mi’ olacaktı?
Ya da benzer durumda elini kana bulayan, cezayı kendi kesen kişileri ayıplayacak mıyız?
Böylesi bir durumda ben hiç tereddüt etmeden elimi kana bularım, benim tanıdığım birçok insanda aynı şeyi yapar.
Bu nedenledir ki, bu tür suçlarda soruşturmada, yargılamada cinayetten daha öncelikli olmalı, daha titizlikle sürdürülmeli ve bu kansızların cezasını yargı vermeli.
Vatan hainleri ve bu tür vicdandan, insanlıktan uzak yaratıklar için yaşasın idam…
YORUMLAR