Türkiye’de bir sistem değişikliğine gidiliyor, Anayasa yenileniyor.
Köklü ve büyük bir değişim için TBMM yoğun mesai yaptı.
İlk tur tamamlandı ve Nisan’da artık, halk yeni anayasasını oylayacak.
En önemli gündem maddesi de, Başkanlık sistemi.
Cumhurbaşkanının partili olmasının önünü açan, yeni bir dönem olacak.
Ülkeye olan yansımalarının nasıl olacağına dair, her kafadan bir ses çıkıyor. Bir çok kafa ise bomboş.
AK Parti, genel mantık ve büyük çoğunluk olarak, “Cumhurbaşkanımız böyle istiyor, tamam yeni anayasa doğrudur ve ‘evet’ demeliyiz” mantığında.
Muhalefet edenlerin büyük kısmı da, “Erdoğan istiyorsa, yanlış bir yapılanma ‘hayır’ demeliyiz” tadında.
Oysa, böylesine büyük ve köklü bir değişimin çok daha iyi anlaşılması, anlatılması ve özümsenmesi gerekli.
Bu başkanlık sistemi, yeni anayasa tartışmalarının başladığı günden itibaren, en çok ıskalanan şey de tam olarak bu.
İçerik ve yapılacak çalışmaya dair büyük kesimin hiçbir fikri yok.
Esasta, kesinlikle ve kesinlikle bu değişiklik ve yapılacak referandum, hiçbir şekilde Cumhurbaşkanı’nın kişisel meselesi değil.
Bu ülke adına atılan köklü ve büyük bir adım.
Atılan adımın ne olduğunu tartışmak, muhalefet edenin de, arzu edenin de, ayrıntıları ile vatandaşların karşısına geçmesi gereken bir durum.
Bakıyor, gözlemliyoruz, ne muhalefet kanadında, ne de iktidar cephesinde, yapılacak değişikliğin ayrıntılarına dair değerlendirme yok. Vatandaşa bu işi anlatmak, sahaya inmek gibi bir çalışma her iki cephede de gözlenmiyor.
Hani, siz böylesine önemli bir konuda dahi sahaya inmeyecekseniz, ne zaman siyaset yapmanın gereğini yerine getireceksiniz.
Bugün, siyaset yapanlara, bu değişiklik büyük sorumluluklar, görevler yüklemektedir.
Önce bilgilenmek, ardından bilgilendirmek gibi bir sorumluluğunuz var.
Cumhurbaşkanı istiyorsa ‘evet’, Cumhurbaşkanı istiyorsa ‘hayır’ demek gibi bir lüksünüz yok.
En azından siz siyaset yapanların böyle bir lüksü yok.
YORUMLAR