15 Temmuz hain kalkışma sonrası anladık ki, hainler, siyasette, ticarette, eğitim de, emniyette, askeriye de yani yaşamın en önemli alanlarında örgütlenmişler ama o hain kalkışma şunu da gösterdi ki, en çokta yargıda kümelenmişler.
Ve şunu anladık ki, en önemli darbeyi yargı eliyle yapmışlar, 17-25 Aralık kumpasını tasarlarken, Devlet sırlarını ifşa edip, kaos yaratacak, dosyalar hazırlanırken de yargı kullanılmış…
TSK’yi zayıflatma operasyonları olan Balyoz ve Ergenekon’da da yine yargı kullanılmış.
Ülkemizi bölmek, iç huzursuzluğu yaygınlaştırmak ve Cumhuriyeti zaafiyete uğratmak için en etkili yolun yargı olduğunu, adalet olduğunu görmüş ve o alana yönelmişler.
15 Temmuz’un üzerinden 1 yıl geçti, her alanda mücadele ediliyor, eksik yanları çok ve böylesi bir şer odağı ile mücadelede eksiklerin olması normal ama yargı da düzelmeyi tam anlamı ile sağlayamadığımız için geleceğimiz için endişe duyuyoruz.
Adaletin olmadığı, adalete güvenle bakılmayan yerde, huzur ve mutluluğun olması çok zordur.
17-25 Aralık ve 15 Temmuz sonrasında hep ifade ettiğimiz, bu konulara dair her yazımızda dile getirdiğimiz temel şey, hukuk ve adalet sistemine güvenin tahsis edilmesi ve hukukun, adil işlemesi idi.
Bunu başarsak, tüm sorunlardan bir bir kurtulabiliriz.
Hain kalkışma sonrasında, açığa çıkan FETÖ terör örgütüne yönelik operasyonlarda da, önceliğimizin, bizi refaha ve doğruya götürecek şeyin hukuk olduğu aşikardı.
Yani, FETÖ’nün siyasi ayağı varmışta, neden dokunulmazmış.
Yani, damatlar neden tahliye edilirmiş…
Yani, şunlar neden dışarıda, bunlar neden içerde…
Bu ve benzeri tüm tartışmalar esasta, hukuka olan güvensizliğin göstergesi, adalet mekanizmasında ki zedelenmenin göstergeleri idi.
Adil yargılamaya inansak, hukukun üstünlüğüne inanıyor olsak, bu sorgulamaları yapmaz, mahkemelerde verilen kararları, siyasilere mal etmeden, belli ölçülerde eleştirebilir yada rahatsızlığımızı dile getiriyor olurduk.
Fakat, bu FETÖ ihanet şebekesi, adalete, yargıya olan inancı öyle derinden sarstı ki, bu noktada ki, inançsızlık ve güvensizlik ne yazı ki, devam ediyor.
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması da, gazetecilerin içire alınması da yada iktidar mensubu hiçbir siyasinin henüz gözaltı, tutukluluk yaşamamış olması da Yargı kararı değil, siyasi karar gibi algılanıyor.
Enis Berberoğlu meselesinde CHP ilk önce, dokunulmazlıkların kaldırılmasına verdiği ‘evet’ oylarını tartışmalı.
Ancak, olaya, değişen yasalar, hukuk, adalet penceresinden bakılmıyor ki, Enis Berberoğlu kararını, iktidarın verdiği, 25 yıllık hapise iktidarın karar kıldığı ileri sürülüyor.
Yani, adalet mekanizmamız, yargı sistemimiz, hukuk sistemimiz öyle derinden yara almış ki, hiçbir mahkeme kararını, hakim-savcı nezdinde tartışamıyor olduk.
Yargıçların verdiği her karar siyasi iktidarın aldığı karar gibi görülüyor.
Enis Berberoğlu, gazeteciler, damatlar, hainler, şunlar-bunlar değil, asıl büyük mesele, hukuk ve adalet sisteminin bu derece yıpranmış olmasıdır.
Allah sonumuzu hayır eylesin…
YORUMLAR