İsrail bir kez daha haddini aşmakta, İslam Dünyasına ilişkin baskı ve şiddeti arttırmakta.
Aklımızın erdiği günden itibaren Alman Lider Adolf Hitler’e Yahudilere uyguladığı zulüm dolayısı ile lanet okuduk, küfür ederek büyüdük.
Acımasızca katliam yapan Hitler, o gün tarihe şu notu düşmüştü, “insanlık beni bir gün yargılayacak. Fakat öldürdüğüm Yahudilerden dolayı değil, öldüremediklerim için” demişti.
Yahudiler, hemen her coğrafyada, sahibi olduğu ekonomik güçle, bir şekilde arkasına aldığı güçlü devletlerin etkisi ile her milletten insana zulüm ediyor, sömürüp, kan emiyor.
En çokta Müslümanlara.
Kudüs, sadece Filistinlileri değil, Mescid-i aksa, sadece o yöre insanlarının değil tüm Müslümanların kutsalıdır.
İsrail’in bu kutsal mekanlarda Müslümanların ibadetine sınırlama getirmesi kabul edilebilir değildir.
Müslüman bir Ülke vatandaşları da buna elbette tepki gösterecek, karşı çıkacaktır.
Müslümanların yaşadığı ülkenin yöneticileri de bu duruma sessiz kalmamalı, kalamaz da.
Ekonomik, siyasi sonuçları ne olursa olsun, Müslüman Ülke yöneticileri, en sert şekilde yaptırım uygulamalı, İslam Dünyasına getirilen bu kısıtlama, katliam ve yaptırımlara karşı çıkılmalıdır.
Bu artık, öyle uyarılarla, önerilerle, temennilerle aşılacak bir nokta değildir, bu İsrail’in Müslümanları hedef aldığının açık göstergesidir.
Yani kimse kusura bakmasın ama bugün sosyal demokrat, merkezde gözüken bir parti iktidar olsa, Hükümet olarak ‘sessizlik ve eylemsizlikten’ dolayı büyük eleştiriler olurdu.
Kendisini muhafazakar olarak niteleyen bir partinin, Müslümanlara yönelik bu yaptırımından dolayı İsrail’e tepkisi daha büyük olmalıydı.
İnanç özgürlüğü ve İslam Dünyasına karşı bir yaptırım, bir zulüm söz konusu olduğunda, başka hiçbir şeyin hesabı yapılmamalı, yapılamaz da.
Ne ekonomi, ne terör, ne silah, ne siyaset hiç biri bugün yaşananlara karşı gösterilmesi gereken tepkinin, hafifletilmesi için mazeret olamaz.
Burada ki mağduriyet, zulüm sadece Filistin’e yönelik değil hatta sadece İslam Dünyasına yönelikte değildir, bura da bir insanlık suçu işlenmekte, insanların inanç özgürlükleri kısıtlanmakta, hangi dinden, hangi mezhepten olunursa olunsun, insan olarak buna tepki gösterilmeli.
Tabi, biz kendisini ‘en demokrat’, ‘in insan’ olarak gören ABD’den, Avrupa’dan Müslümanlara karşı gösterilen bu haksızlıktan dolayı rahatsızlık, bir yaptırım beklemiyoruz ama İslam Dünyası daha radikal, çözüme yönelik daha sert adımlar atmalı ve İsrail’e yaşattıklarının hesabını sorabilmeli.
YORUMLAR