Havalar artık ısınmaya başladı.
Deniz özlemine son vermek için sabırsızlanıyoruz.
Bir çok insan tatil ve deniz planı yaparken, siyasette denize dökme eylemi erken başladı.
Lavuk, sözde Anayasa değişiklik paketine ilişkin çalışma yapıyor, ‘hayır’ oyu istiyor.
İzmir’de Kurtuluş Mücadelesinin başladığı tarihlere dönüp, ‘Evet diyenleri denize dökelim’ çağrısı yapıyor.
İsmi Deniz olan, ayıplı eski genel başkanda oradan yürüyor, “denize dökmüş gibi sevineceğiz” diyor, hayır çıkarsa…
Anlıyoruz ki, 16 Nisan’a yaklaştıkça kantarın topuzunda şaşmalar var ve daha da olacak gibi.
İktidar kanadının ve iktidar yanlılarının nasıl ki, ‘hayır’ diyenleri ‘terörist’ kefesine koyması yanlıştıysa, bugün ‘hayırcı’ siyasetçilerin, ‘evet’ diyecekleri şimdiden düşman ilan etmesi o derece yanlıştır.
Biz 16 Nisan’da çocuklarımızın nasıl bir Ülke’de yaşayacağını belirleyecek öneme sahip bir sistem değişikliğini onaylamayacak mıyız?
Ne yani ‘evet’ çıkarsa ‘hayır’ diyenlerin çocukları başka bir Ülke’de mi yaşayacak?
Yada aksi olduğunda, tersi mi olacak?
Hepimiz aynı gemideyiz ve hepimizin kaygısı geleceğimize, çocuklarımızın geleceğine dair.
En doğrusunu bulmak yerine, en kötüsünü seçmekte neyin nesi.
‘Evet’ diyenleri deniz dökmek ve ‘hayır’ çıktığında ‘evetçileri’ denize dökmüş gibi mutlu olmak nerden çıktı?
Bu neyin kafası ki..
Hani, bu ‘deniz meraklısı’ söylemleri, asalak, lavukları dinleyince, aslında bunların ‘hayır’ çalışması yapıyor gibi gözükse de, ‘evet’ cephesine çalıştıklarını görebiliyoruz.
Bu vatan hainleri, evetçileri denize dökeceklerini söyledikten sonra ciddi anlamda, kararsızları ‘evet’ demeye teşvik ettiler.
Ama asıl mesele ‘evet’ yada ‘hayır’ değil, meselemiz, hiç sırası değilken, en çok uzak durmamız gereken konuyken, memlekette ayrışma, kutuplaşma yaratacak söylemlerin Ülke’ye vereceği zarardır.
Bu deniz meraklısı siyasetçiler ya gerçekten bu Ülke’ye ihanet içindeler, yada içten içe ‘evet’ için çalışan, CHP içinde ki kriptolardır.
Bunun başka da bir izahı yok.
YORUMLAR