Radikal bir çıkış yaparak, referandum sürecinde ‘hayır’ diyeceklerini açıkladılar.
Erbakan hocanın talebeleri, tabanda daha yakın oldukları AK Parti’nin değil, taban tabana zıt oldukları CHP’nin bulunduğu yerde durdu.
‘Çobanın oyu ile Aysun Kayacı’nın oyunun aynı olduğunu’ var sayarsak, Saadet Partisi’nin referandum sonucunu etkileyecek bir oy potansiyeli yok.
Ancak, Milli Görüş’ün, yıllar öncesinde parti tüzüğünde olan ‘Başkanlık Sistemi’ ve mevcut düzenlemenin değişmesine ilişkin ilkesel duruşuna rağmen, bugün bu değişimin karşısında olması üzerinde durulması gereken bir durumdur.
İlk ‘hayır’ kararını açıkladığında, Saadet Partisi büyük tepki almıştı.
Nitekim, AK Parti’nin temelini de, mayasını da Milli Görüş geleneği oluşturuyordu.
AK Parti’nin çıkar odakları, sosyal medyadan, ağır hakaretlerle bu kararı eleştirmiş, SP’ye ‘hayır’ kararından dolayı saldırmış, neredeyse bir linç kampanyası başlatmıştı.
Son seçimlerde yüzde 2.5 civarında oy alan Saadet Partisi’nin, bu referandum da, parti üst yönetimi olarak ‘evet’ yada ‘hayır’ demesi aslında çok anlam ifade etmiyordu, partinin kararı tüm seçmenlerini etkilese dahi, toplam oy oranı bile referandum da sonucu etkileyecek düzeyde değildi.
Buna rağmen, çakma muhafazakarlar, resmen SP’ye saldırmıştı.
SP’nin referandum sonucuna etkisi değil, ‘hayır’ cephesinde yer alışı rahatsızlık yaratıyordu.
Oysa SP’nin parti programında, bugün yapılacak Anayasa değişikliği olmasa da, bu değişikliğe yakın düzenlemeler yer almasına rağmen ve bu düzenlemeyi kendisi gibi muhafazakar bir partinin getiriyor olmasına rağmen ‘hayır’ cephesinde yer alması anlamlıydı.
SP, hayır derken, Ülke’de ‘evet-hayır’ üzerinden yaratılan gerilime, ‘hayır’ diyordu.
Türkiye’nin geleceğini belirleyecek, yeni düzenlemenin, daha geniş zamanlı ve daha bağımsız akademisyenlerce hazırlanmasını istiyordu, hazırlık aşamasından dolayı ‘hayır’ diyordu.
Ve hepsinden önemlisi SP; kendi iktidarları ve güçlü oldukları dönemlerde dahi, tüzüğünde yer alan ’başkanlık sistemini’ gündeme getirmemişti. Çünkü o dönemlerde dahi, ‘Türkiye’nin önceliği bu değişiklik değil’ tespitini yapmıştı.
Bugün hainler, bölücüler, içerden ve dışarıdan uğradığımız saldırılar, bugün bu tartışmaların hiçte sırası ve yeri olmadığı için ‘hayır’ diyordu, Milli Görüş cephesi.
Ancak, ilk günlerde ki o saldırgan ve ‘hayır’ diyorsan vatan hainisin, ‘evet’ diyorsan, çıkarcısın, yaklaşımından, gerilimlerden uzaklaşıldıkça, SP’nin de ‘evet’e yaklaştığı bir gerçek.
Fakat ben açık yüreklilikle söylemeliyim ki, Milli Görüş cephesinde ki duruş, son derece vatanperver ve dik bir duruştur.
Ortaya koydukları tavrın da en çok taktir ettiğim tavır olduğunun altını çizmem gerek.
Öyle ya, 17 Nisan’da hepimiz yüz yüze bakacağız.
Öyle ya, evet diyen de, hayır diyen de, Ülkesini ve çocuklarının geleceğini düşünerek hareket ediyor ve herkesin haklılıkları var, ötekileştirmeden, referandum çalışması yürütülmeli.
Ben SP’nin sandıkta ‘evet’ diyeceğini düşünüyorum ama bugün ‘hayır’ diyen duruşu ve sağduyu çağrısını son derece önemsediğimi belirtmeliyim.
YORUMLAR