Evrensel bir kavramdır vicdan.
Din, dil, renk, cinsiyet ayrımı olmaksızın her insanda bulunması gereken, var olan bir erdemdir.
Vicdan sahibi olmak için, Müslüman olmak, Hiristiyan, Musavi yada başka inançlar gerekmez, insan olmak yeterlidir.
Deist’te, Ataist’te hatta Putperestte pek tabi vicdan sahibi olabilir.
Ki, çok sayıda inançsız olup ta vicdanı olan insan var.
Mesleğimiz gereği biz çok sayıda insanlıkla, akılla ve özellikle asla vicdanla bağdaşmayan karakterlere, olaylara şahit oluyoruz.
İnsan kesip, böbreklerini satan şebekeler biliyoruz, zehir tacirleri, beyaz kadın ticareti yapanlar, insan kesenler..
Genç kızlara tecavüz edip, parçalara bölen kansızlar oluyor.
Göze kanlı katillerin haberini yapıyoruz.
Yani insanlıktan çıkmış, yaratıklarında var olduğu kötü bir Dünya’da yaşıyoruz.
Fakat bu yaratıkları insan kabul etmediğimiz için biz makul ölçülerde yaşamın içindeki insanları ve onların var olan vicdanlarına seslenmek istiyoruz.
Çalıştırdığı işçinin hakkını vermeyip, kendisini birde ‘dürüst’, ‘imanlı’ insan olarak gösterenlerin, vicdanlarıyla savaşından söz etmek gerekli.
Yada, boş vaatler ve umutlarla bir genç kızın hayallerini elinden alan, sözüm ona o kıza aşk beslediğini söyleyen, yalancılara vicdanlarını hatırlatmalı.
Benzer şekilde bir delikanlıyı sevgisi ile oyalarken, başka alanlar da arayış içinde olup ta, ‘kendince’ daha iyisini bulduğunda sırtını dönen basit kadınların da bir vicdan muhasebesi olmalı.
Konumu gereği karar verici noktada olanların da, liyakatı esas almadan, kişisel hesapları ile birilerinin geleceği hakkında karar verenlere de başlarını yastığa koyduklarında içlerindeki sese kulak vermeleri önemli.
Siyasi hesapları için en yakınına bile kazık atanların da bir vicdanı olmalı, iyi muhasebe yapmaları gerekli.
Sevdiğim bir sözdür, ‘insanları güçlü kılan ve rahat huzurlu yaşamalarını sağlayan şey ne parları, ne şöhretleri, ne da başka etkenlerdir. İnsanları güçlü ve huzurlu kılan vicdanlarıdır. Vicdanınız rahatsa, rahat, huzurlu ve güçlü olursunuz’
Ve yaşamın içinde zaman zaman bariz haksızlığa, ihanete, işimiz de, yaşantımızda adaletsizliğe uğradığımızda isyan eder, üzülürüz.
Aslında üzülmesi gerekenler, haksızlık yapanlar, adaletsiz davrananlardır, şayet vicdanları var ise.
Adana’da özürlü bir gence, 20 yaşında ki Agit Acun’a 4 yaratık, vicdansızca saldırdı, hem de ne saldırı, ölümüne yumruklayıp, tekmelediler.
Onlara yargı hak ettikleri cezayı verdi, dördü de tutuklandı.
Bu tutuklama ne derece yeterli, bilmeyiz ama eğer ki, azıcık vicdan sahibi kişilerse ve bir anlık (alkol yada benzeri maddenin etkisiyle) öfke ile o saldırıyı gerçekleştirdilerse, hapis yatmaları değil de, vicdanları onları uzunca süre rahatsız etmeli.
Tam 2.5 yıl oldu kaza geçireli ve bu kazadan sonra boynumda ki platinlerle biraz zor bir hayat yaşıyorum ve bu Ülke’de bir takım eksikleri ile yaşamanın ne denli zor olduğunu iyi bilen birisiyim.
Doğuştan, duyma ve konuşma özürlü Agit’in daha zor koşullarda yaşadığını çok iyi bilen birisiyim.
Bu kardeşimize saldıran vicdansızlar, hapis yatmakla ne kadar bir bedel ödeyecekler bilmem ama asıl mesele kendi içlerinde ki vicdanları…
Bizi duymayacak, düşüncelerimizi öğrenmeyecek, yazdıklarımızı okumayacak belki ama Agit kardeşimize de üzülmemesini ve kendisini yıpratmamasını tavsiye ediyoruz, asıl üzülmesi gerekenler vicdansızlık yapanlardır, onlar düşünsün.
YORUMLAR