İmkan denilen insan yaratıcılığına ve üretkenliğine ket vuran bahane, yaşamın hakikati ile buluşmadığı gibi özgür ruhun temeli olan samimiyetinde zıddıdır. Bir vakitler dünyada her insanın ‘İmkan’ verilse neleri başarabileceğini düşünür ve hayıflanırdım. Lakin yaşamın realitesi ve aklın apaçıklık ilkesi gereği hayat geriye adım atmaz. Gayet tabiidir ki bir ömür var olduğu, olgunlaştığı coğrafya ve kültüre göre şekil alır.  Ancak İmkan idea’sı her vakit ulaşılmak istenilen bir potansiyelin bilhassa medya ve kültür endüstrisi tarafından deklare edilmesinden farklı bir durum değildir. Bu durumda şu soruyu sormak ihtiyacı hissediyorum; Yokluk yaratıcılığın babası mıdır ?
 
                Maalesef küresel bir salgın ile boğuşmaktayız. Bu salgın insanlığın birbirine olan ihtiyacını gidermek için ürettiği ve içinde boğulduğu sosyal medyanın kullanımını bir hayli artırdı. Dünyanın farklı coğrafyalarından insanlar sokak ile olan iletişimini kesip evlerine kapandı. Ve birbirlerine evlerinden çıkmamalarını tembihlediler.
 
Dünyanın bu halinden Anadolu da nasibini aldı. Aynı uygulamaları sağlığını koruyabilmek umudu ile devam ettirmekte. 2020 Türkiye’sinde sürekli olarak övülen, makbul gösterilen, ve idea olarak kabul ettirilen Ev sahibi olmalısın fikri ile cebelleşen bir hale doğru sürüklenmekteyiz. Bu yüzyılın Türkiye’si inşaat sektörünün kölesidir. Oysa ironik olan şu koşullarda insanlar sahibi olmak için ömürlerinin çalışma garantilerini bankalara ipotek ettirdikleri evlerinden bir an evvel çıkabilmek için dua etmekteler.
 
Bahsettiğim yokluk kesinlikle maddi bir durum ifadesi değildir. O manada yokluğun içine doğmuş biri olarak zorluğunu ve yaşattıklarını bilirim. Benim bahsettiğim sahip olmamak fikrinin getirdiği ve yarattığı o müthiş özgürlüktür…
 
Can gözümüz ile göremediğimiz bir bağ ile birbirimize bağlıyız. Dünyanın hangi tarafı olursa olsun insan, insan gibi yaşayabilmeli. Ancak bunu kendine yalan söylemeyerek yaparsa hakiki mutluluktan payına düşeni alabilecektir. İmkan denilen saçmalığın bu yüzyılın getirilerinin ayakları altında kaldığına kendisini alıştırarak başlamalı ve ömür faturasının gereği olan yaratmak bedelini ödemeye hazır olmalıdır.